genel

Deutschland wir kommen!

Not mainly because of the bad political and economical situation my beautiful mainland Turkey has been in for the last couple of the years, but at the end, it is much more likely related with this, after long discussions with my family members, we have decided to move to another country.

A new life awaits for us in Germany, although there are many uncertainities for now. People who knows me in person realizes and my professional career in different cities around Turkey and in a foreign country in the past also reflects the fact that, “it is not a big deal” for us to relocate. However, this is the most challenging one by far, as it seems, I can admit.

Anyway here we go. Ready for this new challenge in life.

I will continue Do Hortumsan’s international sales activities as based in Germany, come back and forth to Turkey, travel around Europe for business where most of the clients are, look for other job opportunities either full time or on contract basis there.

Azize will find a new job right away after settlement to an “address” in Germany. She has advantage as she is holding a BG (EU) passport .

Kerem will continue his high school there, his A2 grade German language capabilities will definetely help him.

Axel Kaan start a “kindergarten” close by where we live.

Kids also have advantage, they have BG passports, too. Their German language will develop faster than their mom & dad I believe.

I already started German lessons at Duolingo (very cool app for language learning) so, let’s finish this post in German, right?

Deutschland wir kommen. Sagen Sie Bek’s Familie willkommen!

genel

Korel Eraybar NFT

@OpenSea https://opensea.io/collection/koreleraybar

I am very happy to announce this new NFT project on OpenSea.

NFTakka made a partnership with Korel Eraybar, award-winning photographer, sportsman, paramedic, mountainer, author, and artist to create an OpenSea Premium collection with some of his best photo shots and digital art pieces.

Let me briefly introduce our artist:

Korel Eraybar was born in İstanbul in 1965 as the 3rd generation member of a family who had a hobby interest in photography. Though he did not find the classical film cameras quite attractive at that time, he has been taking photo shots since age 10 as he was born into this photographer family.

He was a sportsman; in the past he performed as an athlete for 7 years, athletism coach for 2 years.

Graduate of Anadolu University Department of Economics with honor degree and started taking interest to philosophy, sociology and history during his university time.

After 1999 Marmara earthquake disaster that happened in Turkey, he joined disaster and emergency management organizations and worked in several roles in sea search & rescue, disaster search & rescue, medical search & rescue teams. After these works, he took his master’s degree at İstanbul Technical University in the field of “Disasters and Emergency Situations Management”. He also took his doctorate degree and lectured for a while in the same university.

Since 2008, he has been taking digital shots after moving to Antalya.

In photography he had participated in 3 personal exhibitions and one group exhibitions; namely

  • YAPEX Exhibition, 2010, Antalya (personal)
  • Antalya Cultural Center, 2011, Antalya (personal)
  • Chamber of Architects, 2011, Antalya (personal)
  • Antalya Metropolitan Municipality, 2012 (group)

He got the following awards in photography

  • New Photovision 2015, 2nd International Triennial of Projected Image, Serbia
  • “Surreal Lighthouse” , United Photographers International (UPI) Honorable mansion award
  • “Wedding in Spring”, Exhibition award
  • “Hurry in a Rainy Tunnel”, Exhibition award
  • “Mass Transportation”, Exhibition award
  • Equinox Two – International Saloon of Fine Art Photography, Hong Kong
  • “Ghost Rider”, Exhibition award
  • “Snow & Rocks”, Exhibition award
  • “Evening Colors”, Exhibition award
  • “Arid Land”, Exhibition award

Since 2012, mainly in Antalya, he had presented several presentations in the fields of philosophy, architecture and history of art for 8 years. At that time, he had also organized more than 200 nature excursions. At the age of 51, in 2016, he started interesting to mountaining and achieved 25 summits since then.

Since 2018 he is also performing in painting. Korel Eraybar is married with 2 children and he is also the author of 3 published books, two in Turkish and one in English.

His professional background can also be checked here. (Turkish)

In the collection, together with Korel Eraybar, we carefully selected the images. The collection includes normal photo shots taken with his professional camera as well as versions of these photos as digitally mastered pieces.

We already put some pieces on Opensea and continue loading new ones soon.

You’d better “add to watchlist” this collection. Perfect art pieces is on the way. Not only beautiful art for collectors, but also a very promising investment opportunity for crypto traders, NFT lovers, metaverse hunters!

genel

Mimar Sinan dedikodu hikayesi ile iletişim üzerine II

Bu blogda iş hayatından örnekleyerek etkili iletişim üzerine yazdığım bu yazı, benim kendimce en beğendiğim, en favori yazılarımdan biridir.

Fabrika Müdürlüğü kariyerimde kendimi en güçlü hissettiğim, gerçekten çok iyi / hedefli / güçlü bir ekibe liderlik ettiğim, ekip arkadaşlarım ile birlikte harika başarılar çıkardığımız, birbirinin başarısından haz duyan muhteşem insanlar ile birlikte olduğum bir dönemde yazılmış,  iletişim deniz – derya konusunda kendimce bir “olgunlaşma” döneminin ifadesi olan bir yazıdır.

Her zaman çevremde böyle harika insanlar oldu, şükür ki şimdi de var bu insanlar. Varlıklarına minnettarım.

 O zaman söylemişim, şimdi de aynısını söylerim, ben bu iletişim deniz-derya konusunda hala “öğrenciyim”

Hayatın kendisi,  sürekli bir öğrencilik durumu değil mi ki?

Bence öyle.

Hiç öyle iddialı, ben şöyleyim, ben böyleyim, ben “oldum” falan demem.

Ve hayatın içinde, yolculuk sırasında,  bazen burada yazdığım düsturların dışına çıktığım veya “egonun esiri” olduğum da belki söylenebilir. Her etten kemikten insan gibi!

Öte yandan, genel olarak “kendimi bilirim” – “bildiğimi düşünürüm”.

Bana aksini söyleyenler olduğunda ise, zaman zaman döner bu yazıyı okurum, raydan çıktım mı acaba? diye kendimi sorgularım.

Bazen de kariyeri gelişirken, iletişim kazalarına maruz kalmaması ve daha güçlü birer yönetici olabilmeleri için bu yazıyı beraber çalıştığım arkadaşlarıma da gönderdiğim olmuştur. 

Geçen hafta bu konuda benden çok daha deneyimli, çok daha ileride, çok değerli bir saha liderinden Mimar Sinan’ın Selimiye Cami hikayesini dinleyince çıktı bu yazı.

Rivayet çok meşhurmuş ama benim de bunu yeni öğreneceğim varmış demek ki.

Mimar Sinan “ustalık eserim” dediği Selimiye Cami inşaatı bittikten sonra, cami avlusunda oynayan çocuklardan birinin “bu minare eğri” sözünü duyunca hemen çocuğun yanına gidip, “hangi minare eğri bir göstersene” demiş. Çocuk da eliyle işaret edip söyleyince, Mimar Sinan hemen ustalarını çağırmış, bir halat getirtmiş,  minarenin üstünden aşağıya sarkıtıp, çocuğa “söyle bakalım ne tarafa çeksinler” diyerek sağa – sola halatı oynattırmış. Sonra çocuğa sormuş. “Oldu mu şimdi?” Çocuk da “işte şimdi oldu” demiş.

Mimar Sinan, olan bitenden hiçbir şey anlamayan ustalarına:

“Bu küçük çocuğun kafasındaki minarenin eğriliğini düzeltmeseydik, çocuk caminin yanından her geçerken güzelliğini göremezdi. Kafasındaki minarenin eğriliğine takılırdı. Önlem alınmazsa, dedikodular aslı astarı olmasa bile iz bırakırlar”

Diyerek müthiş bir iletişim dersi vermiş.

Dedikodu bir zehir, ben eski yazımda sonlara doğru yazmışım, madde 8. Uzak durun, en çok sahibine zarar veren negatif bir enerjidir ama başkaları için de yıkıcıdır, hiç bir yapıcı sonucunu göremezsiniz. Bulunduğunuz ortamda dedikodu yapanlardan derhal uzaklaşmak kendiniz için yapabileceğiniz en önemli tavsiyemdir.

Öte yandan bu eski yazımı bana tekrar hatırlatan bir başka söz daha var ki, benim için çok anlamlıdır, çok değerlidir. Madde 3’te geçer, hayat dersidir, tekrar not etmekte fayda var:

Fısıltılara kulak verirsen çığlıkları duymak zorunda kalmazsın”.

Dedikodu fısıltısından bahsetmiyoruz tabi ki!

“Gürültü yapıyor” gibi düşündüklerin sana çok şey anlatmaya çalışıyor olabilir.

İyi bir yönetici bu fısıltıları dinlemeli, önemsemeli ve daha büyük sorunlara sebep olmadan hızla tedbir almalıdır.

genel

Sözler Altın

Ağızdan çıkan her bir kelime aslında evren ile yapmış olduğumuz bir “anlaşma”. Bu yüzden öyle “çarçur” edilemez, etmemeli.

Özensizce sarf ettiğin bir kelime, bir bakarsın kaderin haline dönüşmüş.

Sürekli olumsuz konuşan, negatif bir tavırda olan, “kötüyüm, rahatsızım, kendimi iyi hissetmiyorum” diyen birinin durumunun aynen ifade ettiği şekilde gerçekleşeceğine emin olabilirsiniz.

İster kabul edin, ister etmeyin, asıl karar verici “patron” her zaman bilinçli beynimiz değil, çoğunlukla bilinçaltımızda neyi barındırıp, beslediklerimiz.

Diğer taraftan, negatif söylem ve tavır içinde olmanın aksine, sürekli olumlu, pozitif ifadeleri seçen, buna özen gösteren kişinin ruh halinin ve genel modunun daha yüksek olacağını da size garanti edebilirim. Yaydığı pozitif titreşim ile kendisi ile aynı frekanstaki olumlu kişi, olay veya yeni gelişmeleri “daha çok” hayatına çekeceği kesin.

2020’yi kayıp bir yıl haline getiren Corona salgını sebebiyle, birçok kişi maddi kayıplar yaşarken, birçok kişi de anne, baba, kardeş, abla, ağabey gibi en değerli yakınlarını kaybetti. Maddi kayıplar eninde sonunda giderilir ancak bu manevi kayıpların yarattığı hasar, elbette ki daha ağır.

Manevi bu kayıplar ile toplum olarak içinde olduğumuz psikoloji, doğal olarak kolay yönetilebilecek, hemen bertaraf edilebilecek gibi değil.

Ancak, unutmamalı,  hastalık direnci, en çok, düşük moda sahip olursan, yaydığın titreşim düşük olursa, sürekli negatif tavır ve düşüncede olursan, ağzından çıkan sözlere dikkat etmezsen düşer.

O yüzden; salgın döneminde tabi ki öncelikle fiziksel tedbirlere dikkat et,  bunun üzerine de olumlu kal, olumlu düşün, kendine sarf ettiğin sözlere dikkat et, altınları çöpe atma. Altın çok değerli 🙂

Dilerim 2021 hepimizin en muhteşem yılı olsun.

Sağlıklı kal.

genel

Runatolia 2018’de Antalya ODTÜ Mezunlar Derneği adına koşuyorum

Tıkla, sen de destek ol

Değerli büyüklerim, sevgili dostlarım;

Koşmak…

Özgürlüğe, sağlığa, iç huzura.

Bu sene, en sevdiğim eylemlerden biri olan koşuyu güzel bir amaçla birleştirme imkanı buldum.

4 Mart tarihinde düzenlenecek Runatolia Maratonunda ODTÜ ANTALYA MEZUNLAR DERNEĞİ çatısı altında koşuyoruz. Amacımız başta ODTÜ öğrencileri ve ODTÜ Antalya Gençlik Parkı’nda ücretsiz eğitim alan liseli gençlerimiz olmak üzere eğitimimize burs fonu yaratarak destek vermek. Bu fonu sizlerin desteği ile ciddi bir noktaya getirmek için benimle birlikte olmanızı rica ediyorum. Aşağıdaki linke tıklayarak ve sadece 30 saniyenizi ayırarak benim sizlerin katkıları ile oluşturacağım destek sayfamı açarak maddi destek verebilirsiniz.

Umut için, sevgi için ve barış için hemen şimdi başlatın desteğinizi.

Buraya tıklayın ve hemen bağış yapın.

Az ya da çok, maddi destekleriniz gençlerimizin eğitimine katkı sağlayacak.

Gençlik Parkı projesi nedir ve ne amaçlamaktadır?

Kısa youtube videosunu (4,5 dakika) aşağıdan izleyebilirsiniz

Kredi kartınızın ve gönlünüzün limitlerine güveniyorum 🙂

Kampanya sayfam: https://fonzip.com/odtuantalya/kampanya/runatolia-da-odtu-mezunlari-dernegi-antalya-adina-kosuyorum

Sevgi ve saygılarımla.