genel · is hayati

Gri alanları beyaza çevirebilmek

Bugün katıldığım bir görüşmede bu konu üzerinde biraz konuştuk. Yanlış anlaşılmak istemem ama, tanımlamanın bir örnek üzerinden, benim için bir başkasınca söyleniyor olması doğrusu hoşuma gitti. Buradan hareketle bu gri alan konusunda bir iki şey yazmak istedim.

Bir alıntı ile başlayalım:  “Siyah vardı, beyaz vardı, ama bir de gri var. Bazen göremediğimiz ya da görmek istemediğimiz o gri alanda incelenmesi gereken birçok konu var.”

Bu tanımı iş hayatına da aynı hali ile uyarlamak mümkün. İş hayatında da gri alanlar genellikle yöneticilerin uzak durmaya meyilli oldukları, odaklanmadıkları,  bu sebeple de sağlıklı bir şekilde yönetilemeyen alanlar olarak karşımıza çıkıyor. Oysa bu alanlar belki de beraberinde yeni fırsatları taşıyorlar. Örnek olarak şirkette azaltılabilecek maliyet unsurlarını, artacak personel motivasyonunu ya da yeni iş geliştirme fırsatlarını söylemek mümkün. Bu alanlara odaklanmayıp görmemezlikten gelmek ise beraberinde aksi yönlerde tehlikeleri taşıyabiliyor.

Birkaç yıl öncesine kadar şirketlerde çok gözde olan (birçok eğitim kuruluşu, bir sürü danışman vs. yalnızca bu konuda  çalışıyordu) ama son yıllarda popülaritesini kaybeden SWOT (Strengths – Weaknesses – Oppurtunities – Threads: Güçlü yönler – Zayıf yönler – Fırsatlar – Tehlikeler) analizi de esasında bunu ortaya çıkarmaya yarayan bir araçtı bana göre.

Gri alanları beyaza çevirebilmek sonuçta hem kişisel hem de organizasyonel olarak gelişimi sağlayacak önemli bir özellik. O halde gri alanları görmemezlikten gelmeyi bırakmalı, görmeli, anlamaya çalışmalı, odaklanmalı ve çözmeli. Hiç vakit kaybetmeden.

genel

Şehirler midir insanı mutlu eden?

Dün 4 yaşındaki oğlumla beraber vakit geçirirken aramızda şöyle bir diyalog geçti:

-Babacım seni çok seviyorum. (durduk yerde, birdenbire!)

-(Biraz şaşkın ama çok keyif almış bir halde) Canım benim ben de seni çok seviyorum. Her şeyden çok..

– İzmir’den bile mi?

– Değil İzmir, dünyanın en güzel şehrinden bile..

Bir kez daha anladım işte: Diğer her şey yalan, bu %100 gerçek: Güzel şehirlerde yaşamak değil, hayatı güzel kılacak sevdiklerinle -her neresi olursa olsun, orada – yaşamak, güzel olan.

İzmir’in güzelliği ayrı, bunu not etmeden bu yazıyı bitirmeyelim.

genel

Arşivde saklananlardan

Aşağıdaki yazıyı (yazarı bilinmiyor) Eskişehir’de daha iş hayatının henüz başındayken çok beğenip saklamıştım.  Zaman zaman da tekrar okuyup gözden geçiririm. Şimdi yine anlam kazanmış durumda, o zaman paylaşayım.

Hold your head high

Standing for what you believe in regardless of the odds against you,
and the pressure that tears at your resistance
…is Courage.

Keeping a smile on your face when inside you feel like dying,
for the sake of supporting others
…is Strength.

Stopping at nothing and doing what’s in your
heart that you know is right
…is Determination.

Doing more than is expected, to make another’s life a little more bearable,
without uttering a single complaint
…is Compassion.

Helping a friend in need, no matter the time or effort,
to the best of your ability
…is Loyalty.

Holding your head high
And being the best you know you can be when life
seems to fall apart at your feet,
Facing each difficulty with the confidence that
time will bring you better tomorrows,
And never giving up…
…is Confidence.

Hold your head high
and make your life better every day!

genel

Kaç sevgilin var?

Benim bir sürü. Bakın sıralıyorum 🙂

sevgili eşim,

sevgili oğlum,

sevgili annelerim,

sevgili babalarım,

sevgili ağabeylerim,

sevgili akrabalarım,

sevgili dostlarım,

sevgili arkadaşlarım,

sevgili iş arkadaşlarım, çalışanlarımız, iş ortaklarımız….

Sevgililer gününde hepinize sevgiler 🙂