Bugün katıldığım bir görüşmede bu konu üzerinde biraz konuştuk. Yanlış anlaşılmak istemem ama, tanımlamanın bir örnek üzerinden, benim için bir başkasınca söyleniyor olması doğrusu hoşuma gitti. Buradan hareketle bu gri alan konusunda bir iki şey yazmak istedim.
Bir alıntı ile başlayalım: “Siyah vardı, beyaz vardı, ama bir de gri var. Bazen göremediğimiz ya da görmek istemediğimiz o gri alanda incelenmesi gereken birçok konu var.”
Bu tanımı iş hayatına da aynı hali ile uyarlamak mümkün. İş hayatında da gri alanlar genellikle yöneticilerin uzak durmaya meyilli oldukları, odaklanmadıkları, bu sebeple de sağlıklı bir şekilde yönetilemeyen alanlar olarak karşımıza çıkıyor. Oysa bu alanlar belki de beraberinde yeni fırsatları taşıyorlar. Örnek olarak şirkette azaltılabilecek maliyet unsurlarını, artacak personel motivasyonunu ya da yeni iş geliştirme fırsatlarını söylemek mümkün. Bu alanlara odaklanmayıp görmemezlikten gelmek ise beraberinde aksi yönlerde tehlikeleri taşıyabiliyor.
Birkaç yıl öncesine kadar şirketlerde çok gözde olan (birçok eğitim kuruluşu, bir sürü danışman vs. yalnızca bu konuda çalışıyordu) ama son yıllarda popülaritesini kaybeden SWOT (Strengths – Weaknesses – Oppurtunities – Threads: Güçlü yönler – Zayıf yönler – Fırsatlar – Tehlikeler) analizi de esasında bunu ortaya çıkarmaya yarayan bir araçtı bana göre.
Gri alanları beyaza çevirebilmek sonuçta hem kişisel hem de organizasyonel olarak gelişimi sağlayacak önemli bir özellik. O halde gri alanları görmemezlikten gelmeyi bırakmalı, görmeli, anlamaya çalışmalı, odaklanmalı ve çözmeli. Hiç vakit kaybetmeden.
One thought on “Gri alanları beyaza çevirebilmek”