girişimci · girişimcilik · internet girişimi

Yeni bir girişimde başarılı olmanın top 15 kuralı

Bir önceki yazımda duyurduğum benim kendi top listeme geçmeden önce paylaşmak istediğim bir blog yazısından bahsetmeliyim.

linked2leadership bloğunda yayınlanan yazı (İstediğinizin size gelmesini nasıl sağlarsınız?) ve bununla ilgili eklenen yukarda gördüğünüz görseldeki mıknatıs bana çok satan  “Secret – Rhonda Byrne” ı ve orada bahsedilen açık çeki hatırlattı:

                     

Kitap yalnızca bu çeke maddi ya da manevi ne istediğinizi yazıp, bunu size sürekli hatırlatacak göz önünde bir yere koymakla bile istediğinize giden yolların önünüzde açılabileceğini söylüyor. İsteğiniz üzerinde çalışmadan bu mümkün değil elbette ama işin bu sır yanını, ruhani ya da psikolojik yanını bir kenara bırakarak herhangi bir işte ya da yeni bir girişimde başarılı olmak için kendi inandığım reçetemi sizlerle paylaşmak istiyorum: Adına da isterseniz top 15 listesi diyelim:

  1. Dünyanın senin hayallerinin yanında küçücük olduğunu unutma. Dünyayı resimdeki gibi kendine çek, istediğini al.
  2. Ancak “SEN” istiyorsan başarabilirsin. Amacın, ne istediğin ve hedeflerin için doğru karar ver.
  3. Hemen şimdi başla. Harekete geç.
  4. Müşterinin neye ihtiyacı olduğunu iyi anla ve beklentinin üzerinde, farklı bir hizmet vereceğinden emin ol.
  5. Kendine güven ancak büyük rakiplerin karşısında hemen ezilmemek için hazırlıklı ol, bu durumu iyi planla.
  6. Gelişme potansiyeli olan ancak henüz keşfedilmemiş “niş” alanlara yönel.
  7. Bu alan sevdiğin, yapmaktan hoşlandığın bir alan olsun. Yaptığın işe tüm sevgini kat.
  8. İş ağını genişlet. Tek başına başarılı olmam imkansız değil ancak zor. Dünyada sana yardım edebilecek “n=aradığın kadar” kişi bulabilirsin.
  9. Sonuca odaklan. Zamanını iyi kullan.
  10. Etkinliğini, süreçlerin akışını ölç. Ölçmeden yönetemezsin.
  11. Sürekli geliştir, iyileştir; yenilikleri/farklılaşmayı kalıcı olarak uygulamadan test et.
  12. Pazarlama iletişim araçlarını etkin kullan. Sosyal medyanın gücünden mutlaka yararlan.
  13. Değişen müşteri ihtiyaçlarını iyi analiz et, sen de değiş. Dünya üzerinde yaşayan insanların her zaman daha iyisine, daha güzeline layık olduğunu unutma, işi mükemmelleştirmeye çalış.
  14. Büyük başarılar için kendine müşterinin gönlünde yer bulacak adımlar at.
  15. Kendi hayatın ile birlikte başkalarının hayatını da değiştir, paylaşmaya, yardımlaşmaya, dayanışmaya, yol göstermeye istekli ol.

Kendi oluşturduğum listem beni tatmin etse de, bu liste belki Isenberg’ in girişimcilik testinde bahsettiği gibi “daha iyi” bir liste olmayabilir. Eksik olan noktalar, yanlışlar, mutlaka ilave edilmesi gerekenler olabilir. Bunları da lütfen sizler ekleyin yorumlarınızla.

girişimci · girişimcilik · internet girişimi

Girişimci testi, Ziya Boyacıgiller @ Televidyon

  Bugün bir süredir yazamadığım bloğumda internette son zamanlarda takip ettiğim konularda bazı linkleri paylaşmak istiyorum.

Daha önce yazdığım “Kariyerde yunus hareketi” yazımda bir top10 listem olmadığından bahsetmiştim. Benim şimdilik (!) böyle bir listem hala yok ama bu tür listelere internette çeşitli kaynaklarda top 10 – 20- 50… şeklinde ulaşmak mümkün, bu yüzden onlardan birisine bakalım. Harvard Business Review bloğunda geçen hafta yayınlandı, belki güncelliğini yitirdi diye düşünürken Read Write Web bloğunda da bugün bununla ilgili bir yazı çıktı.  Ben de bu konu üzerine 1-2 satır yazmak istiyorum. Girişimci olabilir miyim testi. Yazının orijinali burada.

Yazar girişimci olabilmeniz için 20 sorudan en az 17 soruya “kendinize yalan söylemeden” evet cevabı vermeniz gerektiğini belirtmiş. Çünkü en kötü yalanların kendimize söylediklerimiz olduğunun altını çizmiş (bu yüzden asla kendinize yalan söylemeden değerlendirin).

Evet/hayır soruları arasında benim en çok beğendiklerim şu ikisi: “Başkasının işinde başarılı olmaktansa kendi işimdeki başarısızlığı tercih ederim” ve ikincisi: “Genel kabul gören gerçekleri sorgulamayı severim”. Bence bu ikisi girişimcinin olmazsa olmazları ama yazara göre bunlara en az 15 tane daha eklemelisiniz. Girişimcilik böyle 17/20,  3/5 vs gibi oranlarla ifade edilemez diyorsanız size Ziya Boyacıgiller’e bir kulak vermenizi öneriyorum.

Etohum kurucusu Burak Büyükdemir’in bu sene destekleyecekleri 15 internet girişiminin lansmanı öncesinde girişimci adaylarına şirketini ve girişimcilik hikayesini anlatan Airties kurucusu Ziya Boyacıgiller başarılı bir girişimci olabilmek için daha kısa sayılabilecek bir liste yapmış ve girişimciliği şu çerçevede değerlendirmiş:

  1. Girişimcilik yapmadan öğrenilemez
  2. Plan A genelde başarılı olmaz
  3. İş planını yazmadan işinizi planlayın
  4. Para bulmak girişimcinin ateşle sınavıdır

Konuşmasının videosuna Televidyon ekranında burada ve burada ulaşabilirsiniz. İlk video biraz uzun ama girişimci adayları için çok değerli bilgiler içeriyor. Eğlenceli tarafları da çok, ben özellikle “adamın o kadar parası var, biraz bana vermiyor” serzenişi kısmına çok güldüm.  Televidyon ekranında etohum’ un diğer videoları da girişimcilere ipuçları vermesi ve yol göstermesi açısından çok başarılı bir kaynak oluşturuyor, incelemeniz faydalı olacaktır.

Bir sonraki yazımda ben de bir top XX listesi yayınlayacağım. Liste daha tamamlanmadı o bakımdan XX yazıyorum 🙂

genel · internet

Sosyal ağ denizinde balık mı olsam? Deniz mi yoksa?

 FriendFeed yakın zamanda keşfedip, keyifle ve ilgiyle takip ettiğim sitelerden birisi. Türk internet kullanıcıları da Alexa verilerine göre dünyada siteyi en çok kullanan, en çok trafiği oluşturanlardan oluşuyor. Yine aynı verilerden friendfeed’in Türkiye’de en çok tıklanan ilk 100 web sitesi arasında 48. sırada olduğunu görmek mümkün. Bunun da başka bir ülkede örneği olmadığını,  bir Google araması sonucu bulduğum linkte, Özgür Alaz daha Temmuz ayında söylemiş.  O zamandan bu zamana durum daha da gelişmiş üstelik.

Hal böyle olunca başta internet sektörü olmak üzere çeşitli ilgi alanlarında burada yazan, çok değerli bilgi-link paylaşan, güncel, ilgi çekici haber veren,  etkinlik paylaşan, organize olan bir kullanıcı grubu var. Benim kendi deneyimim buradan alınan beslemelerin gerçekten çok faydalı olduğu, ciddi zaman kazandırdığı ve sosyal özellikleri ile de çok eğlenceli olduğu yönünde. Internet bilgiyi arayan için her alanda engin bir derya deniz ve FriendFeed kullanıcıları yaptıkları beslemelerle bu bilgiye ulaşmak için ipuçları veriyorlar.

Geçen gün hazırladığım bir sunumum için hazırladığım bir sayfa beni de çok şaşırttı doğrusu:  İnternette nerelerde bulunabilirim özetinde ortaya şöyle bir şey çıktı:

Görünebilirlik için ne kadar çok yerdeymişim böyle! Ama işe de yaramış, zira Google da ismim ile bir arama yapıldığında ilk sırada bu blog ve bu sitelerde paylaştığım içeriklere ait linkler çıkıyor. Bu da benim için ayrı bir motivasyon kaynağı ama internet denizinde böyle balık misali yüzerken, aklıma Nazım’dan şu güzel şiir gelmeden de olmuyor;

Bulut mu olsam,

gemi mi yoksa?

Balık mı olsam,

yosun mu yoksa?

Ne o, ne o, ne o.

Deniz olunmalı, oğlum,

bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.

Sevgiler herkese.

genel

Gösteri zamanı!

Bloğun takipçileri hatırlayacaklardır; burada yazmaya başladığım ilk gün neleri yazıp nelere izin vermeyeceğimin kurallarını koymuştum. Kendi koyduğum kuralların içerisinde kalarak bugün biraz empati ile gündemdeki bir konu ile ilgili yazmak istiyorum.

Dünkü haber bültenlerinde sıkça gösterildi, NTV’de önceki akşam yayınlanan “Canlı Gaste” programında da izleyenler olmuştur, Abdi İpekçi’ nin kızı Nükhet İpekçi’ nin duygu yüklü haykırışından bahsediyorum. İzlemeyenler için link burada.

Babalar, anneler, evlatlar olarak bu haykırışa kayıtsız kalmak mümkün mü? Bir evlat 31 yıldır babasına tutsak olduğundan bahsediyor, tutuklu halinin bitmediğini, bitemediğini, özlemini anlatıyor; babasının kanlı, yırtık gömleğine sanki canlı bir insana sarılırmışçasına candan sarılıyor ve bunu 31 yıldır yaptığından bahsediyor. Ve işte en can alıcı soru da sonra geliyor: Aradığınız gösteri bu muydu? Alın size gösteri!

Bu kadar içten ve duygu yüklü bir hareket bir gösterinin parçası olamaz diye düşünüyorum. Daha çok; benimle birlikte, yüz binlerce -belki milyonlarca- ananın, babanın ve evladın vicdanında yer bulan bir haykırış olabilir ancak. Bu haykırışa sebep olan iddiayı, herkesin bildiğini varsayarak, burada paylaşmayacağım. Ancak şunu belirtmem lazım; ben iddiaya “Neden olsun, nasıl olabilir?” ya da  “Neden olmazmış?” ekseninde yaklaşmıyorum. Esasen bu fikrin neden ortaya çıktığını anlamaya çalışıyorum. Üstelik bir kez daha kanıtlandığı üzere, ortada,  kamu vicdanı diye bir gerçek varken ve bu bazen ürün/servis ya da kişiler ile ilgili tüm algıları değiştirebilirken.

Pazarlama; pazarlama iletişimi konularına son dönemde ilgi duyan, kısıtlı bilgisi ile bu “dünyayı” anlamaya çalışan birisi olarak ben, böylesine bir fikrin marka/ürün ya da şirket üzerine olan olası ciddi tehlikesini görebiliyorken büyük bir medya şirketi bunu nasıl göremez? Ben ya bahsettiğim bu “dünyayı” anlamaya çalışırken yanlış yoldayım ve daha bu konularda hiçbir şey (!) bilmiyorum,  ya da birileri böyle bir gündem oluşmamış olsa, bu fikri hayata geçirmeyi düşünecek kadar ciddi hatalı bir stratejinin peşinde.

e-ticaret · girişimcilik · internet girişimi

2010 internet girişimcilerinin yılı olacak

   Bir önceki Kariyerde yunus hareketi yazımda duyurusunu yaptığım e-tohum kafe toplantısında yine daha önceki bir yazıma konu olan webrazzi blog kurucusu Arda Kutsal, katıldığı “NuBridge Venture Summit” toplantısındaki izlenimlerini, dünyanın önde gelen internet yatırımcılarının Türk internet dünyasına olan yoğun ilgilerini bizlerle paylaştı.

Bu internet yatırımcıları ve toplantı ile ilgili, Türk internet girişimcilerinin yakından tanıdığı Cem Sertoğlu’nun detaylı bir blog yazısına linkten ulaşmanız mümkün. Bu yatırımcıların ortalama fon portföylerinin büyüklüğünü düşündüğünüzde (iki haneli milyar dolarlardan bahsediliyor) bu ilginin internet girişimcileri için ciddi bir potansiyeli de beraberinde getirdiğini söylemek sanırım yanlış olmaz.

Arda Kutsal’ın anlattıklarına göre internet yatırımcılarının Türk internet girişimlerine oldukça fazla ilgi duymalarının iki temel sebebi var, bunları eminim daha önce de çeşitli kereler duymuş, bir yerlerde okumuşsunuzdur:

  1. 28 milyonu aşkın, çoğunluğu genç yaşlarda internet kullanıcısı (Türkiye’nin dünyada Facebook kullanımındaki 3. sırası bile tek başına birçok şeyi anlatıyor)
  2. Bu kullanıcıların internette geçirdikleri zaman

Baktıkları ve aradıkları konular ise şöyle;

  1. Online ekonomi ne durumda?
  2. Geniş bant internet kullanımı ne seviyede? Altyapı nasıl?
  3. Ödeme sistemleri nasıl? Ne kadar yaygın? Mikro ödeme sistemleri-mobil ödeme sistemleri gelişmesi nasıl gidiyor?

Aradıkları tüm soruların cevaplarına “pozitif” ya da “olumlu seyreden” gözüyle baktıklarından olsa gerek, yeni girişimler ile çok ilgileniyorlar.

Dün burada tweet olarak paylaştım (yine daha önce yazdığım Niş marketleri bulmak yazımda da bahsetmiştim) benim için en ilgi çekici noktalardan birisi de bu yatırımcıların niş e-ticaret sitelerine yoğun ilgi duyuyor olmalarıydı. Niş alanlar ciddi potansiyel barındırıyor ve 2010’da bu alanlarda yapılacak doğru hamleler herhangi bir yeni iş modelini kesinlikle diğerlerinden daha başarılı yapacak.

Bu konuya yoğun bir şekilde odaklandığımdan mı, yoksa sevgili eşimin yürekten inandığı ve bazen çok şaşırtıcı olabilen o ”istediğin, aradığın, inandığın şeyi bir balona koy ve evrene gönder o seni bulacaktır” teorisi mi gerçek oluyor bilmem,  ama son günlerde 2010’un internet girişimcilerinin yılı olacağını destekleyen o kadar çok yazı okudum ki! Alın bir tanesi de burada.

Peki ya siz ne düşünüyorsunuz? İnternet gelecek vaat eden, kaçırılmaması gereken bir hızlı fırsat treni mi yoksa çok yavaş ilerleyen, geleneksel yöntemler ile başa çıkamayacak eski model bir araba mı?