genel · kariyer

Konfor alanı 2: Dost ve kardeş ülkedeyim

Artık Azerbaycan’dayım. Türk vatandaşları için “Biz iki devlet, tek milletiz” diyen eski devlet başkanı Haydar Aliyev’in sözlerini yürekten destekleyen Azeriler’in arasında.

Bundan tam bir yıl önce İzmir’de bir önceki işime başlamamı da buradan duyurmuştum.

Bir yılda ikinci işe başlıyor olmak pek de olumlu bir hareket olarak görülmese de özel sektörde bazen böyle şeyler olabiliyor.

Ancak her işte hayır vardır misali, bu durum başka güzelliklere sebep olabiliyor.

Bunlar gibi;

  1. Ameliyatı sırasında eşinin yanında olmak (kendisini o denli işine kaptırmışken bunun nasıl olacağını kara kara düşünürken),
  2. Tek gerçeğin ailesi ve onlarla olan mutluluğu olduğunu anlamak,
  3. İş hayatında personel değişim oranının (turnover) kendi performansı ile de doğrudan ilgisi olduğunu önemsemeyen yöneticilere karşı bir B planı geliştirmenin gerekli olduğunu anlamak,
  4. Yeni bir ülkede yeni bir hayata başlamak, tekrar yeni zorlukların içerisinde konfor alanını daha da genişletmek,
  5. Artık sizlerin de bu yeni ülkede bir kontak kişisi olması.

Sizin için belki de en iyisi bu sonuncusu. Belki ziyaretimize gelirsiniz ya da belki bir sonraki Eurovision şarkı yarışmasını birlikte izleriz kim bilir? 🙂

Advertisement
is hayati · kariyer

Yeni mezunlara tavsiyeler: 11 yıl öncesinden cevap mektupları

Üniversiteden 1999 yılında mezun oldum. Mezun olduktan sonra, her yeni mezun gibi, sağa – sola, mesleğimle ya da eğitimimle ilgili/ilgisiz, belki de amaçsızca onlarca başvuru yapmışım. Şirketlerden gelen cevap mektuplarını da bir düşünce ile saklamışım. Eski bazı başka belgelerime ulaşmaya çalışırken arşivde tesadüfen karşıma çıktı. Aralarında ilginç bulduklarımı paylaşmak istiyorum.

Şirkete başvuru yapılmış ancak şirkette uygun boş pozisyon ya da kadro yok: Amaçsız başvuru, zaman kaybı.

Başvurunuzu data bankamıza alıyoruz, uygun bir pozisyon oluşması durumunda sizinle irtibata geçeceğiz: %90 yalan! (Oranda yanılıyorsun diyen beri gelsin!)

Başka bir adayı tercih ettik: Benim kişisel olarak en sevdiğim, firmaya olan saygımı daha da artıran, en net red cevabı.

Tam profesyonel red cevapları: Orta ve üst düzey yönetici “head hunting” firmaları bu konuda 11 yıl önce de bugünkü gibi oldukça uzmanlarmış.

En amatör bulduğum red cevapları: Mektupların yazım diline dikkat! Sayın ilgili,  bir sonraki dönem,  denk düşmeyen pozisyon!..

Şimdi iş başvurusu yapacak yeni mezun arkadaşlarıma naçizane tavsiyelerim:

1. Etkili bir özgeçmiş hazırlayın. Şu yazıya bir göz atmanızı öneririm.

2. Eğitiminize ve niteliklerinize uygun, çalışmaktan mutlu olacağınız alandaki işlere başvurun. İş ilanında spesifik olarak mezuniyet alanı belirtilmiş ve siz o alandan mezun değilseniz boşuna başvurup zaman kaybetmeyin, sinirlerinizi bozmayın!

3. Şirketin aday havuzu için açık genel başvuru ilanı yoksa boşuna başvurmayın. CV’niz okunmayacaktır bile. (Bu benim geçmiş deneyimime bakarak kendi kişisel yorumum, bu konuda bir iddiası olan İK profesyoneli varsa lütfen katkı yapsın)

4. Red cevabı almak moralinizi bozmasın. Onlarca, belki yüzlerce red cevabı alabilirsiniz. Bu sizin motivasyonunuzu bozmamalı.

5. İnancınızı asla yitirmeyin, mücadeleden asla vazgeçmeyin.

Almış olduğum bu kadar red cevabına rağmen yıllar sonra bu yazıyı yazabiliyorsam bir bildiğim olmalı değil mi 🙂

genel · sosyal sorumluluk

Sevinin küçükler övünün büyükler

Bu blog geçen sene olduğu gibi bugün de bir çocuğa ait.

Konuk yazarımız Defne Çatıkkaş (7)  UNICEF yararına Roche tarafından düzenlenen ‘Geleceğin Yıldızı Sensin! Ne Olmak İstersin?” resim yarışmasına katıldığı resmini paylaşıyor.

Defne (7)

Tüm çocuklarımızın bayramı kutlu olsun.

Büyükler, sizler de çocukların bu coşkusunu, heyecanını, sevincini, enerjisini yerinde yaşamak için bayram alanlarına koşun. Bu sevincin içerisinde kendiniz için de mutluluk verici bir şeyler bulacaksınız 🙂

is hayati · kariyer

Etkin geribildirim – Akıllı hedefler

Mart – Nisan ayları -genellikle- şirketlerde performans değerlendirme süreci çerçevesinde, yöneticilerin çalışanları ile bir araya gelip hedefleri ve gerçekleşmeleri gözden geçirdikleri bir dönem olarak geçiyor.

PDR, PYS, performans görüşmesi, performans gözden geçirme, geribildirim (feedback) gibi tanımlamalar bu dönemde çokça konuşuluyor.

Bir önceki yazıda SWOT ‘tan bahsetmiştim, bu yazıda ise işte bu PDR dönemlerinde en çok konuşulan konulardan olan “SMART” hedeflerden ve etkin geribildirim konusundan biraz bahsedelim istiyorum.

İngilizce bu kelimenin Türkçe karşılığı “zeki”, “akıllı” anlamına geliyor. Aşağıdaki kelimelerin baş harflerinden oluşuyor ve konulan iş hedeflerinin nasıl olması gerektiğini anlatıyor:

Specific (-işe- özel)

Measurable (ölçülebilir)

Achievable (ulaşılabilir)

Related (-iş ile- ilgili) ya da realistik

Time dependant (zaman yönüyle belirli)

Yöneticinin ve çalışanın, iş hedeflerini belirlerken bu şekilde “akıllıca” hedefler koyup, bunlar üzerinde mutabık kalmaları ve bunu yazılı bir dokümana çeviriyor olmaları bekleniyor.

Bu şekilde oluşturulmuş hedeflerin de belirli dönem içerisinde (bu genelde yıl oluyor) en az bir kez, ideal durumda ise mümkün olduğu kadar daha sık ( 2-3-4 kez gibi) beraberce gözden geçirilmesi gerekiyor.

Bu gözden geçirmelerde hedeflerin gerçekleşmesi ile ilgili durum değerlendirilirken yöneticinin çalışanına ya da çalışanın yöneticiye geri bildirimlerde bulunması ortak hedeflere ulaşma yolunda destek sağlıyor. Ancak burada genelde herkesçe yapılan bir yanlışlık var,  o da geri bildirimin yalnızca bu toplantılara saklanması.

Oysa ki geri bildirim her zaman yapılmalı; hem iyi, kuvvetli olunan alanlarda elde edilmiş başarıları övmek, bu sayede çalışanın motivasyonunu artırmak için, hem de yanlış yapılan ya da zayıf olunan alanlarda çalışanın gelişimini sağlamak için.

Zamanında yapılan, net, objektif datalara dayandırılan, subjektif ya da kişisel düşünceden uzak geribildirim “Etkin” oluyor ve hem kişisel hem de organizasyonel gelişime destek sağlıyor.

Ben 10+ yıllık iş hayatımda etkin geri bildirimde bulunarak çalışanımın kötü seyreden performansını olumluya çevirmeyi, kişinin motivasyonunu ve işe bağlılığını artırmayı başardığım gibi; bunu yapmadığım, geri bildirimi zamanında yapmayıp iş kopma noktasına geldiğinde paylaştığım için üzülerek kaybettiğim arkadaşlarım da oldu.

Beklenti“leri net bir şekilde ortaya koymak için “SMART” hedefler belirlemeli ve bunların gerçekleşmesi yolunda etkin geri bildirimde bulunmalısınız.

Yönetici kendisine şu basit 3 soruyu sormalı:

  1. Smart hedefler üzerinde anlaştık mı? Bunları yazılı olarak dokümante ettim mi?
  2. Bu hedefleri zaman zaman gözden geçirip, koşullara göre revize ettik mi?
  3. Etkin geri bildirimde bulundum mu?

Unutulmamalıdır ki bir işyerinden kendi tarafında oluşan bir memnuniyetsizlik ya da işveren tarafından görülen bir performans düşüklüğü sebebiyle ayrılan bir çalışanın performansı ile ilgili, etkin geri bildirimde bulunmayan yönetici de en az çalışan kadar sorumlu.

genel · is hayati

Gri alanları beyaza çevirebilmek

Bugün katıldığım bir görüşmede bu konu üzerinde biraz konuştuk. Yanlış anlaşılmak istemem ama, tanımlamanın bir örnek üzerinden, benim için bir başkasınca söyleniyor olması doğrusu hoşuma gitti. Buradan hareketle bu gri alan konusunda bir iki şey yazmak istedim.

Bir alıntı ile başlayalım:  “Siyah vardı, beyaz vardı, ama bir de gri var. Bazen göremediğimiz ya da görmek istemediğimiz o gri alanda incelenmesi gereken birçok konu var.”

Bu tanımı iş hayatına da aynı hali ile uyarlamak mümkün. İş hayatında da gri alanlar genellikle yöneticilerin uzak durmaya meyilli oldukları, odaklanmadıkları,  bu sebeple de sağlıklı bir şekilde yönetilemeyen alanlar olarak karşımıza çıkıyor. Oysa bu alanlar belki de beraberinde yeni fırsatları taşıyorlar. Örnek olarak şirkette azaltılabilecek maliyet unsurlarını, artacak personel motivasyonunu ya da yeni iş geliştirme fırsatlarını söylemek mümkün. Bu alanlara odaklanmayıp görmemezlikten gelmek ise beraberinde aksi yönlerde tehlikeleri taşıyabiliyor.

Birkaç yıl öncesine kadar şirketlerde çok gözde olan (birçok eğitim kuruluşu, bir sürü danışman vs. yalnızca bu konuda  çalışıyordu) ama son yıllarda popülaritesini kaybeden SWOT (Strengths – Weaknesses – Oppurtunities – Threads: Güçlü yönler – Zayıf yönler – Fırsatlar – Tehlikeler) analizi de esasında bunu ortaya çıkarmaya yarayan bir araçtı bana göre.

Gri alanları beyaza çevirebilmek sonuçta hem kişisel hem de organizasyonel olarak gelişimi sağlayacak önemli bir özellik. O halde gri alanları görmemezlikten gelmeyi bırakmalı, görmeli, anlamaya çalışmalı, odaklanmalı ve çözmeli. Hiç vakit kaybetmeden.